Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

  • İnceleyenler Kulübü'nde her konuda deneyimlerinizi paylaşabilirsiniz. Bu sayede "Bilinçli Tüketici Toplumu" oluşturma hedefimize katkı sağlayabilirsiniz. :)
  • inceleriz.com üzerinden inceleme ve haberlere ulaşabilirsiniz.

AXA Sigorta Zorbalığı ( Mahkemelik Olduk)

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan umut3513
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Sizin bir Hukukçu gözü ile cevaplamanızı rica edeceğim bir konu var.

Şimdi ortada bir Kanun var ve bu Kanun (6502) sözde, tüketiciyi korumak için yazılmış. Buna bağlı Yönetmelikler de var (Garanti Belgesi Yönetmeliği gibi) ve bunlar Devletin belirlediği kurallar diyelim (Tanımım yanlış olabilir neticede Hukukçıu değilim)

Bir de üreticiler ve bu üreticilerin bastırmakla yükümlü olduğu Garanti Belgeleri var.
Garanti belgelerinde neyin nasıl yazılı olması gerektiği de yine yönetmelikte mevcut (Uygulanabilirliği yok ama yazmış geçmişler işte)

Geçen gün komisyonda raportör arkadaşlarla ters düştük. Ben özellikle akü ve batarya konularında acımasız gerekçeli kararlar yazarım çünkü firmaların değişik alicengizler ile tüketicilerin haklarını gasp ettiğini görüyorum.

Mesela ''Şarj Döngüsü'' bahanesi ile telefonun bataryasının garanti dışı bırakılması konusu. Ben bu tarz durumlarda firmaların ''Ama biz garanti belgesinde bunu belirtmiştik'' savunmalarını kabul etmiyor ve ''Kanun varken Senin Garanti Belgesine yazdığın kendi kuralın beni bağlamaz' diyorum.

Raportör arkadaşlar ise ''Aksi belirtilmedikçe'' ilkesi var diye bir beyanda bulundular, ''O ne demek?'' dedim, Garanti belgesinde veya kullanım kılavzuunda aksi belirtilmedikçe bu süre 2 yıldır, Akü için veya Batarya için üretici firma bir süre belirlemişse o süre geçelidir'' dediler.

Yahu benim düz mantığım söyle düşünüyor ve diyorum ki ''Kardeşim günün sonunda kıytırık bir üreticinin tırıvırı bir kâğıt parçası üzerine yazdığı kendi çıkarına satırlar geçerli olacaksa Devlet ne diye Kanun yazıyor ki?''

Şimdi;

Onlar ''VAR'' dedi diye o gün bir şey demedim fakat arıyorum tarıyorum şu ''Aksi belirtilmedikçe'' veya bu minvalde, Kanun veya yönetmelik değil de kılavuz veya garanti belgesinde yazanın geçerli olacağının doğru olduğunu ispat edecek bir şey bulamıyorum.

Sizin görüşünüz nedir bu konuda?
@Adem Helvacı hocam;
Hukuk düzenimizde normlar hiyerarşisi Anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik ve adsız düzenleyici işlemler olarak sıralanmakta ve denetime esas hiyerarşi de bu şekilde kabul edilmektedir. Bu düzenleyici işlemlere yani Anayasada düzenlenmiş olan Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, tüzük ve yönetmelikler dışında uygulamada var olan düzenleyici işlemlere (genelge, sirküler, talimat, tebliğ, yönerge), “adsız düzenleyici işlemler” denilmektedir.
Dolayısıyla adsız düzenleyici işlemler tüzük ve yönetmeliklere, bunlarda yasalara aykırı olamazlar.
Kanun genel çerçeveyi, kararname, tüzük, yönetmelik ve adsız işlemlerde sırasıyla kendisinden hiyerarşik olarak daha üstteki hukuk normlarına aykırı olamaz. Burada sıkıntı; üst normların genel çerçeveyi düzenlediği ve olaya uygun somut kuralı açıkça ve amir hüküm olarak düzenlemediği durumlarda ortaya çıkıyor.

"Aksi belirtilmedikçe veya azami, asgari" gibi ifadeler olduğunda, adsız düzenleyici işlemlere geniş bir serbest alan tanınmış oluyor. Ancak uygulamada sıklıkla yasaya ,yönetmelik ve eklerine aykırı kurallarda konuluyor. Bu halde bu kurallara, normlar hiyerarşisi mantığında geçerlilik tanımamak gerekiyor,konu yargıya intikal ettiğinde de tanınmıyor.

Yukarıdaki açıklamalar tahtında sizin örneğe gelirsek;
6502 sayılı yasaya göre "azami" tamir süresi 30 iş günüdür. Garanti hizmetleri Yönetmeliği ekli listesinde ise bilgisayar, cep telefonu, elektronik eşyalar gibi bazı malların azami tamir süresi 20 iş günüdür.

Bu halde Garanti Hizmetleri Yönetmeliği ekli listesinden farklı bir süre, garanti belgesinde öngörülemez. Farklılık varsa garanti hizmet hizmetleri Yönetmeliği ekli listesindeki süre geçerlidir.

''Aksi belirtilmedikçe'' ilkesiyle (garanti belgesi vb), yasa ve yönetmeliklerde ve yönetmeliklerin ekli listelerinde belirlenmiş olan asgari ve azami süreler, tüketici aleyhine aşılamaz. Sorun, yasa ve yönetmeliklerde açıkça belirlenmemiş gri alanlarda nasıl hareket edileceğinde düğümleniyor. Eğer üretici firmanın garanti belgesi vb ile daralttığı alanda, tüketici lehine yönetmelik, tüzük, kararname veya yasada net bir asgari veya azami sınır varsa, tüketici aleyhine bu daraltma uygulanamaz.

 
Son düzenleme:
Şikayet kanalı denendi bu parayı bizden alamazsınız dediler. Thg yr başvuru yapıp kazandık şimdi onada itiraz ettiler. Dün itibari ile tebligat geldi tüketici mahkemesinde dava görülecek. Sorunda tam olarak orada babamın geçmişte değil safra kesesi karın ağrısı şikayeti bile yok buna uygun ilaç lullanımı yok. Ama axa poliçede öyle bir madde olmamasına rağmen buni hastalık önceden olmuştur diye karşılamıyor ameliyatı.
Mahkeme iki tarafın iddiasının değerlendirileceği bilirkişi incelemesi yaptıracak veya görüş alacak. Doğal olarak ta görüş bildirecek bilirkişi(ler) tıpçı olacak. Size şunu öneririm: Etrafınızdaki hekimlerden (operasyonu gerçekleştiren hekimde olabilir), bu hastalığın poliçe tarihinden sonra başlamış olabileceği ihtimaline dair literatürden destek/dayanak bulmak olmalı. Bunu bulur ve sunarsanız, bilirkişi ve mahkeme dikkate almak zorunda kalacaktır. Sizin olayınızda ameliyata konu rahatsızlığın geçmişten gelen değil poliçe tarihinden sonra gelişebileceği ihtimalini kanıtlamanız yeterli. Sigorta bu kez, hastalığın poliçe tarihinden önce başladığına dair tıbbi kayıt (muayene, tahlil vb) ibraz ederek aksini kanıtlamak zorunda. Eğer sigortanın bu iddiasının hiçbir tıbbi dayanağı yoksa, zaten sorun olmaz.
 
Mahkeme iki tarafın iddiasının değerlendirileceği bilirkişi incelemesi yaptıracak veya görüş alacak. Doğal olarak ta görüş bildirecek bilirkişi(ler) tıpçı olacak. Size şunu öneririm: Etrafınızdaki hekimlerden (operasyonu gerçekleştiren hekimde olabilir), bu hastalığın poliçe tarihinden sonra başlamış olabileceği ihtimaline dair literatürden destek/dayanak bulmak olmalı. Bunu bulur ve sunarsanız, bilirkişi ve mahkeme dikkate almak zorunda kalacaktır. Sizin olayınızda ameliyata konu rahatsızlığın geçmişten gelen değil poliçe tarihinden sonra gelişebileceği ihtimalini kanıtlamanız yeterli. Sigorta bu kez, hastalığın poliçe tarihinden önce başladığına dair tıbbi kayıt (muayene, tahlil vb) ibraz ederek aksini kanıtlamak zorunda. Eğer sigortanın bu iddiasının hiçbir tıbbi dayanağı yoksa, zaten sorun olmaz.
Bu alanda önce uyuşmazlığa gitmeyecek mi?

Direk mahkeme görülüyor mu?
 
Bu alanda önce uyuşmazlığa gitmeyecek mi?

Direk mahkeme görülüyor mu?
Onu kastetmedim. Yargıya taşınırsa kısmını anlattım (konu başlığında mahkemelik olduk yazılnca,o aşamaya gelindi diye düşündüm). Sigortalının/sigorta ettirenin, külli veya cüz-i halefi ile sigortacı arasındaki sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tüm uyuşmazlıklar ile sigortalıdan/sigorta ettirenden alacak veya hak temlik alan kişiler ile sigortacı arasındaki sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tüm uyuşmazlıklar dava şartı arabuluculuğa tabidir. arabuluculuk sürecinde de literatür kaynaklı güçlü dayanaklarınız olursa, uzlaşabilirler.
 
Son düzenleme:
Onu kastetmedim. Yargıya taşınırsa kısmını anlattım. Sigortalının/sigorta ettirenin, külli veya cüz-i halefi ile sigortacı arasındaki sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tüm uyuşmazlıklar ile sigortalıdan/sigorta ettirenden alacak veya hak temlik alan kişiler ile sigortacı arasındaki sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tüm uyuşmazlıklar dava şartı arabuluculuğa tabidir. arabuluculuk sürecinde de literatür kaynaklı güçlü dayanaklarınız olursa, uzlaşabilirler.
Uzlaşma iki tarafında kabul etmesi ile mümkün demi. yani sigorta şirketi uzlaşmaya yanaşmaz ise iş mahkemelik oluyor değil mi.
 
Poliçede illaki önceden oluşan rahatsızlıklarla ilgili bir madde vardır ve mahkemede büyük ihtimal bilirkişi talep ederek bunu öne sürerler. Sonuçta bu rahatsızlıktan sizin haberiniz olmadığı ve hiçbir şikayet vermediği doğruda olsa bu ayların yada yılların birikimi olabilir ve buna ancak uzman bir doktor karar verebilir. Umuyorum kazanırsınız, avukat babamın oğluda olsa çok fazla dediklerine inanmazdım zira çevremde her duyduğum davalarda avukatlar kesin kazanırız diyor. Bir taraf kazandığına göre diğer avukat kaybetmiş oluyor.
 
Mahkeme iki tarafın iddiasının değerlendirileceği bilirkişi incelemesi yaptıracak veya görüş alacak. Doğal olarak ta görüş bildirecek bilirkişi(ler) tıpçı olacak. Size şunu öneririm: Etrafınızdaki hekimlerden (operasyonu gerçekleştiren hekimde olabilir), bu hastalığın poliçe tarihinden sonra başlamış olabileceği ihtimaline dair literatürden destek/dayanak bulmak olmalı. Bunu bulur ve sunarsanız, bilirkişi ve mahkeme dikkate almak zorunda kalacaktır. Sizin olayınızda ameliyata konu rahatsızlığın geçmişten gelen değil poliçe tarihinden sonra gelişebileceği ihtimalini kanıtlamanız yeterli. Sigorta bu kez, hastalığın poliçe tarihinden önce başladığına dair tıbbi kayıt (muayene, tahlil vb) ibraz ederek aksini kanıtlamak zorunda. Eğer sigortanın bu iddiasının hiçbir tıbbi dayanağı yoksa, zaten sorun olmaz.
Bu önerinizi dikkate alacağım. Çom teşekkür ederim.
 
Poliçede illaki önceden oluşan rahatsızlıklarla ilgili bir madde vardır ve mahkemede büyük ihtimal bilirkişi talep ederek bunu öne sürerler. Sonuçta bu rahatsızlıktan sizin haberiniz olmadığı ve hiçbir şikayet vermediği doğruda olsa bu ayların yada yılların birikimi olabilir ve buna ancak uzman bir doktor karar verebilir. Umuyorum kazanırsınız, avukat babamın oğluda olsa çok fazla dediklerine inanmazdım zira çevremde her duyduğum davalarda avukatlar kesin kazanırız diyor. Bir taraf kazandığına göre diğer avukat kaybetmiş oluyor.
Poliçede kapsam dışı hallerde ilgili tel madde var zaten dediğim gibi babamın ilgili tarihten önce ne böyle bir hastalığı ne ilaç kullanmışlığı nede e nabızda vs kaydı var.

"Sigortalının poliçe başlangıç tarihinden önce var olan şikayet ve hastalıkları ile ilgili her türlü sağlık harcamaları, sigortalılık dönemi öncesinde uygulanan ameliyat ve tedavilerin nüksetmesi ve komplikasyonları,"
 
Poliçede kapsam dışı hallerde ilgili tel madde var zaten dediğim gibi babamın ilgili tarihten önce ne böyle bir hastalığı ne ilaç kullanmışlığı nede e nabızda vs kaydı var.

"Sigortalının poliçe başlangıç tarihinden önce var olan şikayet ve hastalıkları ile ilgili her türlü sağlık harcamaları, sigortalılık dönemi öncesinde uygulanan ameliyat ve tedavilerin nüksetmesi ve komplikasyonları,"
Yıllar önce yaşadığım sindirim problemiyle ilgili, düşük doz kullanım önerisiyle, safra kesesi ilacı vermişti bir hekim bana. Safra kesem sağlam olduğu halde. Alakası yok ama; bazı depresyon tedavilerinde çok ağır psikolojik hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların başka ilaçlarla birlikte düşük dozda kullanılması şeklinde verildiği oluyor. Hatta bazen bir aile ferdine gitmişken benim şu ilacı da senin reçeteye yazdır durumları olabiliyor. İnşallah bu tarz bir ilaç kullanımı/kaydı olmamıştır.
 
Yıllar önce yaşadığım sindirim problemiyle ilgili, düşük doz kullanım önerisiyle, safra kesesi ilacı vermişti bir hekim bana. Safra kesem sağlam olduğu halde. Alakası yok ama; bazı depresyon tedavilerinde çok ağır psikolojik hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların başka ilaçlarla birlikte düşük dozda kullanılması şeklinde verildiği oluyor. Hatta bazen bir aile ferdine gitmişken benim şu ilacı da senin reçeteye yazdır durumları olabiliyor. İnşallah bu tarz bir ilaç kullanımı/kaydı olmamıştır.
Bildiğim kadarıyla olmadı babam sindirim vs hiç rahatsızlık yaşamamıştı bugüne kadar.
 
Bildiğim kadarıyla olmadı babam sindirim vs hiç rahatsızlık yaşamamıştı bugüne kadar.
Çok basit bir şekilde, mide koruyucular bile sindirim sistemi ilacı olarak görünür. Herhangi bir ağrı kesici yanında mideye dokunmasın dur korusun diye verilir ama kullanılmış olur. İlaç verilirken de sindirim sistemi sorununu gösteren kodlar ile reçete edilir. Bu durumda kullanılmış bile olsa bu hastalıkların başka sebeplerle alınan ilaçlara destek olarak verilen ilaçların kodları olduğu kanıtlanmalı.
 
Adem ağa yasada vardır yoktur bilmiyorum ,fakat bana göre batarya ,akü işi garantide çok sıkıntılı şeyler. Benim bu güne kadar hiç bir telefonum 2 yıldan önce pil değişmedi. Ki yoğun kullanan biriyim. Benim kayınpedere Pil 6 ay dayanmıyor. ne yapıyor ne ediyor pili de telefonu da pert ediyor adam . Aynı durum küçük oğlanda da var . 4 sene de 3 kere ekran değişti. Pilin sayısını unuttum. Pil şarj yatağı desen hak getire .
Şimdi pil dediğimiz batarya nın kullanım ömrü yıl değil Cycle dır. Yanı şarj sayısı. Hatta bu sayı ,pilin ne kadar boşaldığı ile de alakalı olarak değişir. Bunun yanında şarj cihazı da çok önemli , hatta bence olmazsa olmaz orjinal şarj cihazı. Şarjın voltajı ,şarj bitince şarjı kesmesi, şarj ederken pişin doluşuna göre şarj akımını düşürmesi vs . Bunları tüketicinin doğru cihaz kullandığının ne garantisi var.
Akülere gelirsek. Şu an moda Karavan , ve karavanlarda en çok kullanılan akü Jel aküler. Jel aküler en az 15 günde bir % 100 tam şarj olmazsa ,içeride sülfatlaşma başlar ve akü pert olur. Karavan güneş paneli konusunda çok kısıtlı yere sahip. Bu işin birde gölgesi ,kışı ,garajı , bilinçsiz kullanımı var. Bir de üstüne üstelik dibine kadar kullanıldı mı ,hepten gitti akü. Şimdi bu durumda akü üreticisinin sorumluluğu suçu nedir. nasıl akü her türlü 2 yıl garantili olabilir.

Ben bunları yazarken tarafsız olarak yazdım. Haklının hakkını , Hakkı ya vermek lazım diye düşünüyorum.

Bu arada kayınpedere yeni telefon aldık . 1000 TL ye extra garanti yaptık. 2 yıl ekran kırılma ve garanti dışı arızalarda (sıvı teması ,larj yuvası vs ) geçerli bir garanti. ve adamlar 2 yıl içinde 1 defa ya mahsus pil değişimi hakkı vermiş. Ekran kırılma 3 defa mesela ,ama pil 1 defa . Ver 1000 TL kafan rahat olsun bence .
Usta son maddede yazdıkların bu axa başlığından farklı olmuyor. Adamlar satarken vaat ettiklerini sana vermemek için her türlü ahlaksızlığıa başvuruyorlar. Teknosa Vatan gibi yerlerde satılan ''Çelik kasa, damdan düşse bir şey olmaz, garantisi, benim'' sigortası bunlar.

Umuyorum ben haksız çıkarım :D
 
@Adem Helvacı hocam;
Hukuk düzenimizde normlar hiyerarşisi Anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik ve adsız düzenleyici işlemler olarak sıralanmakta ve denetime esas hiyerarşi de bu şekilde kabul edilmektedir. Bu düzenleyici işlemlere yani Anayasada düzenlenmiş olan Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, tüzük ve yönetmelikler dışında uygulamada var olan düzenleyici işlemlere (genelge, sirküler, talimat, tebliğ, yönerge), “adsız düzenleyici işlemler” denilmektedir.
Dolayısıyla adsız düzenleyici işlemler tüzük ve yönetmeliklere, bunlarda yasalara aykırı olamazlar.
Kanun genel çerçeveyi, kararname, tüzük, yönetmelik ve adsız işlemlerde sırasıyla kendisinden hiyerarşik olarak daha üstteki hukuk normlarına aykırı olamaz. Burada sıkıntı; üst normların genel çerçeveyi düzenlediği ve olaya uygun somut kuralı açıkça ve amir hüküm olarak düzenlemediği durumlarda ortaya çıkıyor.

"Aksi belirtilmedikçe veya azami, asgari" gibi ifadeler olduğunda, adsız düzenleyici işlemlere geniş bir serbest alan tanınmış oluyor. Ancak uygulamada sıklıkla yasaya ,yönetmelik ve eklerine aykırı kurallarda konuluyor. Bu halde bu kurallara, normlar hiyerarşisi mantığında geçerlilik tanımamak gerekiyor,konu yargıya intikal ettiğinde de tanınmıyor.

Yukarıdaki açıklamalar tahtında sizin örneğe gelirsek;
6502 sayılı yasaya göre "azami" tamir süresi 30 iş günüdür. Garanti hizmetleri Yönetmeliği ekli listesinde ise bilgisayar, cep telefonu, elektronik eşyalar gibi bazı malların azami tamir süresi 20 iş günüdür.

Bu halde Garanti Hizmetleri Yönetmeliği ekli listesinden farklı bir süre, garanti belgesinde öngörülemez. Farklılık varsa garanti hizmet hizmetleri Yönetmeliği ekli listesindeki süre geçerlidir.

''Aksi belirtilmedikçe'' ilkesiyle (garanti belgesi vb), yasa ve yönetmeliklerde ve yönetmeliklerin ekli listelerinde belirlenmiş olan asgari ve azami süreler, tüketici aleyhine aşılamaz. Sorun, yasa ve yönetmeliklerde açıkça belirlenmemiş gri alanlarda nasıl hareket edileceğinde düğümleniyor. Eğer üretici firmanın garanti belgesi vb ile daralttığı alanda, tüketici lehine yönetmelik, tüzük, kararname veya yasada net bir asgari veya azami sınır varsa, tüketici aleyhine bu daraltma uygulanamaz.

Hocam bu durumda çok kaba bir tabir olacak herkes mazur görsün fakat ''Kör tuttuğunu..'' misali bir durum çıkıyor ortaya.

Yani taraflardan hangisinin zamanı bol, ekonomisi iyi ve rahatı yerindeyse (Koz kimde) aslında süreci sakız gibi uzata uzata kazanma ve hatta bazı dosyalarda enflasyon nedeniyle kaybettiği halde kazanan taraf olma avantajı var demektir ki birçok dosyada bunu görüyor gözlemliyoruz.

Mesela Komisyonumuzun tüketici lehine yazdığıücret iadesi kararını, Mahkemenin de onaylayacağını bile bile mahkemeye götürme kararının arkasınd ayatan neden, THH sürecinde tüketicinin kaybettiği 6 ay süreye bir de 6 ay ile 1 sene arasındaki mahkeme sürecini eklemek ve o sürenin sonunda Enflasyonist ortam nedeniyle kuşa dönen parayı ödemek.

Yani kaybetmiş olsa dahi kazançlı olan taraf yine kaybeden taraf oluyor.
 
Çok basit bir şekilde, mide koruyucular bile sindirim sistemi ilacı olarak görünür. Herhangi bir ağrı kesici yanında mideye dokunmasın dur korusun diye verilir ama kullanılmış olur. İlaç verilirken de sindirim sistemi sorununu gösteren kodlar ile reçete edilir. Bu durumda kullanılmış bile olsa bu hastalıkların başka sebeplerle alınan ilaçlara destek olarak verilen ilaçların kodları olduğu kanıtlanmalı.
Şöyle ki onu doktor ve avukat ile konuştuk zaten önemli olan kullanılan ilacın hangi reçetede hangi hastalıkla verildiği. Mesesla faranjit olup yanında mide koruyucu verildiği zaman o reçete de o hastalıkta kullanıldığı belli oluyor. Yada bağırsak hastalığı olur verilen ilaç o hastalığın tedavisi için verilen reçetede yazar. Burada önemli olan daha önce hasta geçmişinde safra kesesi ile ilgili bir hastalık olmaması. Mesela x ilacı hem mide hem safra için kullanılıyor olsun burda önemli olan o x ilacının hangi reçetede yazıldığı ve o reçetinşn hangi hastalık için yazıldığı.
 
Hocam bu durumda çok kaba bir tabir olacak herkes mazur görsün fakat ''Kör tuttuğunu..'' misali bir durum çıkıyor ortaya.

Yani taraflardan hangisinin zamanı bol, ekonomisi iyi ve rahatı yerindeyse (Koz kimde) aslında süreci sakız gibi uzata uzata kazanma ve hatta bazı dosyalarda enflasyon nedeniyle kaybettiği halde kazanan taraf olma avantajı var demektir ki birçok dosyada bunu görüyor gözlemliyoruz.

Mesela Komisyonumuzun tüketici lehine yazdığıücret iadesi kararını, Mahkemenin de onaylayacağını bile bile mahkemeye götürme kararının arkasınd ayatan neden, THH sürecinde tüketicinin kaybettiği 6 ay süreye bir de 6 ay ile 1 sene arasındaki mahkeme sürecini eklemek ve o sürenin sonunda Enflasyonist ortam nedeniyle kuşa dönen parayı ödemek.

Yani kaybetmiş olsa dahi kazançlı olan taraf yine kaybeden taraf oluyor.
Abi bu durum da mahkeme ücret iadesini fatura tutarı değilde o ürünün o anki piyasa fiyatı üzerinden yapsa sorun çözülür. Mesela geçen sene x firmasından 1000 tl aldığımız ürün bugün x firmasında 2000 tl. Olası ücret iadesinde mahkeme x firmasının şu anki satış fiyatı olan 2000 tl için karar verse süper olmazmı.
 
Şöyle ki onu doktor ve avukat ile konuştuk zaten önemli olan kullanılan ilacın hangi reçetede hangi hastalıkla verildiği. Mesesla faranjit olup yanında mide koruyucu verildiği zaman o reçete de o hastalıkta kullanıldığı belli oluyor. Yada bağırsak hastalığı olur verilen ilaç o hastalığın tedavisi için verilen reçetede yazar. Burada önemli olan daha önce hasta geçmişinde safra kesesi ile ilgili bir hastalık olmaması. Mesela x ilacı hem mide hem safra için kullanılıyor olsun burda önemli olan o x ilacının hangi reçetede yazıldığı ve o reçetinşn hangi hastalık için yazıldığı.
Bu da belirsizlik doğuruyor çünkü bundan 10 sene önce hayatımda hiç yaşamadığım bir karın ağrısı şikayeti ile gittiğim hastanede (Mevzu uzun ben kestirmeden anlatayım) önce hiçbir şey bulamayıp sonra o büyük gürültülü makinenin içine sokup ''safra kesesinde 10mm kesit taş'' dedikleri ve ameliyat öncesi antibiyotikli serum tedavisi (Pazartesi yatış, Cuma çıkış) yapıldı, doktorun bir konferansı olması nedeniyle ameliyat günü almak için 2 hafta sonrası gün verildi, ben taburcu olup çıktıktan 1 gün sonra su içsem lavaboya koşacak düzeyde ishal sorunu ile karşılaştım ve 3 gün boyunca geçmeyince tekrar doktora gittik, onlar bulaşıcı hastalıklar servisine yolladı ve yapılan tetkiklerde ''Antibiyotik Tedavisine Bağlı Diyare'' teşhisi kondu ve ona uygun ilaç yazıldı, 2 gün sonra hiçbir şeyim kalmadı.

Şimdi; bu reçetelerin birisi başka, diğeri başka doktor tarafından yazıldı ve alanlar da farklı ama sorunun kaynağı aynı.

Sistem hangisini geçerli sayacak?
 
Bu da belirsizlik doğuruyor çünkü bundan 10 sene önce hayatımda hiç yaşamadığım bir karın ağrısı şikayeti ile gittiğim hastanede (Mevzu uzun ben kestirmeden anlatayım) önce hiçbir şey bulamayıp sonra o büyük gürültülü makinenin içine sokup ''safra kesesinde 10mm kesit taş'' dedikleri ve ameliyat öncesi antibiyotikli serum tedavisi (Pazartesi yatış, Cuma çıkış) yapıldı, doktorun bir konferansı olması nedeniyle ameliyat günü almak için 2 hafta sonrası gün verildi, ben taburcu olup çıktıktan 1 gün sonra su içsem lavaboya koşacak düzeyde ishal sorunu ile karşılaştım ve 3 gün boyunca geçmeyince tekrar doktora gittik, onlar bulaşıcı hastalıklar servisine yolladı ve yapılan tetkiklerde ''Antibiyotik Tedavisine Bağlı Diyare'' teşhisi kondu ve ona uygun ilaç yazıldı, 2 gün sonra hiçbir şeyim kalmadı.

Şimdi; bu reçetelerin birisi başka, diğeri başka doktor tarafından yazıldı ve alanlar da farklı ama sorunun kaynağı aynı.

Sistem hangisini geçerli sayacak?
abi bence böyle bir durumda burada bilirkişi devreye girer hastanın tıbbi geçmişine bakacak ilk teşhisin hatalı teşhis olduğuna karar verecek vs tamamen bilirkişiye kalmış bir durum ki şöylede yazabilir hastanın geçmişinde safra kesesinde taş görüldü bu taşın ileride safra çamuruna dönüştüğü görülmektedir vs. tamamen durum bilirkşide olur yani. ama bizim durumda geçmişte hiç bir kayıt teşhis tedavi olmadığından farklılaşıyor.
 
abi bence böyle bir durumda burada bilirkişi devreye girer hastanın tıbbi geçmişine bakacak ilk teşhisin hatalı teşhis olduğuna karar verecek vs tamamen bilirkişiye kalmış bir durum ki şöylede yazabilir hastanın geçmişinde safra kesesinde taş görüldü bu taşın ileride safra çamuruna dönüştüğü görülmektedir vs. tamamen durum bilirkşide olur yani. ama bizim durumda geçmişte hiç bir kayıt teşhis tedavi olmadığından farklılaşıyor.
Aslında bu durumda da en başından beri şunu yapmak gerekiyor. Her hastane işleminde epikriz almak. Bana ne yapıldı, ne teşhis kondu, ne ilaç verildi ve ne yapılması ön görüldü. Aksi halde doktor mide rahatsızlığı olmasa bile sırf kolayına geldi ya da ilacı bu şekilde karşılıyor devlet diye düşünüp mide kanseri üzerinden teşhis koyup ilacı yazabiliyor. Siz gidip eczaneden ilacı alınca da teşhise bir tik daha atılıyor çünkü tedavi için ilaç da alınmış.

Yani maalesef ülkemizde her alanda olduğu gibi sağlık alanında da bir göz hep açık olmak zorunda.
 
Aslında bu durumda da en başından beri şunu yapmak gerekiyor. Her hastane işleminde epikriz almak. Bana ne yapıldı, ne teşhis kondu, ne ilaç verildi ve ne yapılması ön görüldü. Aksi halde doktor mide rahatsızlığı olmasa bile sırf kolayına geldi ya da ilacı bu şekilde karşılıyor devlet diye düşünüp mide kanseri üzerinden teşhis koyup ilacı yazabiliyor. Siz gidip eczaneden ilacı alınca da teşhise bir tik daha atılıyor çünkü tedavi için ilaç da alınmış.

Yani maalesef ülkemizde her alanda olduğu gibi sağlık alanında da bir göz hep açık olmak zorunda.
kesinlikle bu durum için aldık ancak dediğiniz gibi her durum için almak şart ama ülke şartlarına çoğu insan epikriz ne olduğunu bilmiyor onu geçtim devlet hastanelerinde ilaç yazıp gönderiyorlar hastalığı bile anlatmıyorlar düzgün.
 

Tema özelleştirme sistemi

Bu menüden forum temasının bazı alanlarını kendinize özel olarak düzenleye bilirsiniz.

Zevkine göre renk kombinasyonunu belirle

Tam ekran yada dar ekran

Temanızın gövde büyüklüğünü sevkiniz, ihtiyacınıza göre dar yada geniş olarak kulana bilirsiniz.

Izgara yada normal mod

Temanızda forum listeleme yapısını ızgara yapısında yada normal yapıda listemek için kullanabilirsiniz.

Forum arkaplan resimleri

Forum arkaplanlarına eklenmiş olan resimlerinin kontrolü senin elinde, resimleri aç/kapat

Sidebar blogunu kapat/aç

Forumun kalabalığında kurtulmak için sidebar (kenar çubuğunu) açıp/kapatarak gereksiz kalabalıklardan kurtula bilirsiniz.

Yapışkan sidebar kapat/aç

Yapışkan sidebar ile sidebar alanını daha hızlı ve verimli kullanabilirsiniz.

Radius aç/kapat

Blok köşelerinde bulunan kıvrımları kapat/aç bu şekilde tarzını yansıt.

Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Geri