Merhaba forum severler.
2023 yılında eşim için ilk arabası olarak almış olduğum 1997 model AEE motor otomatik vites polo aracım mevcuttu. Herşey başlarda güzel giderken, 2023 yılının sonuna doğru ilk sitemim başladı. Aracı Aydın' dan İstanbul' a kadar da çok rahat bir şekilde getirmiştim. Eski model olduğu için sıkıntılarının da çıkacağını biliyordum. Bu arabaların kronik denen ancak dilinden anlamayan ustalar olduğunu ve bu yüzden de kronik olduğunu yaklaşık 1 sene gibi bir sürede uzun denemelerim sonucunda deneyimledim. Bu süre zarfında bir kaç tamirci arkadaşım, eşim ve ben de yeterince yıprandık. İnternette aramalarım sonucunda AEE motor denince kronik stop etme, devir dalgalanması, ışıklarda durunca arabanın çalışmaması vs vs gibi bir sürü örnekleriyle de karşılaştım. Kendim de makine mühendisi olduğum için teorik bilgileri de aslında bu ve buna benzer arabalarda almıştık. Okulda edindiğim bilgileri de burada hatırladım diyebilirim. Lakin haftanın minimum 5 günü (ağır bakım sürecinde olduğumuzda 6 nadiren de olsa 7 olduğu olabiliyor.) çalıştığım için yoğun İstanbul koşturmasında bu sürecin uzamasının bir nedeni de benim işe yoğunlaşamayışımdandır.
Şimdi sıkıntıları sırasıyla sıralamak gerekirse aracımızın ilk arızası günün birinde çalışmaması ile oldu. Bu sorun eşimin içerideki tavan aydınlatma ışığını açık bırakması nedeniyle oldu. Sonra sanırım benim de yaptığım hatalardan dolayı veya arabanın dışarıda kalmasından ardı arkası da kesilmedi. Aküyü söktüm, eve getirdim önce kontrollerini yaptım sonra şarj ettim. Sonra yine kontrollerini yaptım ve voltaj durumu iyi olduğuna kanaat ettikten sonra arabaya taktım 1 tur kullandım ve eşime arabayı teslim ettim. Aradan 1-2 hafta geçmeden bir gün iş yerinde iken eşim "arabanın yolda giderken stop ettiğini ve çalışmadığını" söyledi. Arkadaşım bulunduğu lokasyona yakınlarda çalıştığı için onu aradım ve arabanın yanına geldiğinde arabanın ateşleme almadığını sorunun ateşleme bobini olabileceğini söyledi. Gidip ateşleme bobini ile distribütör arasındaki kabloyu alıp gelmiş taktı ve çalıştı. Eski arabadır zamanı gelmiştir dedik hafta sonu da tüm kabloları ve distribütör kapağını, tevzi makarasını, ateşleme bobini ve bujileri de değiştirdik beraber. 1-2 hafta geçmeden araba yine yolda kaldı. (Bu arada eşim günlük 10km kadar yol yapmıyordur. ) Benim çalıştığım yer ile oturduğum yer arası 45 km kadar olduğu için eşim beni aradığında hemen yanında olamadığım zamanlar oluyor. Bu da en başta söylediğim yıprandık kelimesindeki arkadaşımı yine aramak zorunda kaldım. (arkadaşım her ne kadar her seferinde "tabi bana söyleyeceksin" dese de onu da yorduğumun farkındaydım.) Yanına gittiğinde arabaya hiçbir şey yapmadan çalıştığını söyledi. Allah Allah dedik ve arabayı sanayiye çektik. Bu sefer tamirci başka bir arkadaşa bıraktık arabayı. Hava filtresinden tutun da boğaz kelebeğine kadar her şeyi tek tek söktük ve temizledik. Hava filtresini de değiştirdik. Tabi burada şunu da unutmamak lazım. Ben her seferinde şunu bulduk bunu değiştirdik derken, araba eski olduğundan; parçaları parçacıya gidip hemen alamıyorsunuz. Gidiyorsunuz sipariş veriliyor varsa geliyor, yoksa bekliyoruz bulunuyor ve alınıyor. 1 hafta beklediğim zaman da oldu. Hatta bu parça bu denilip şase vs aynı diye gönderilen parçanın yanlış olduğu ve yeni parçayı beklediğimiz zaman da oldu. Gün geçtikçe araba daha fazla stop etmeye başladı ve her seferinde daha fazla stres oluyorduk. Olur olmaz yerde kalıyordu eşim arabayı kullanırken. En sonunda satalım diye etrafa bile haber vermeye kaldık bu şekilde kabul edecek olan olursa diye. Eşim öğretmen olduğu için de yaz tatilinde ve ara tatillerde arabayı da pek kullanmaz. Hatta aldığımızdan bu yana 15 ayda 10bin km yol yapmışız. Bunun ilk 4-5 bini ben yaptım diyebilirim arabayla.
Son 2 haftadır biraz daha az yoğunum diğer zamanlara göre şu arabaya bir bakayım bakalım neyi varmış dedim. Önce aldım ölçü aletini elime mekanikçi olan arkadaşın yanını tuttum. Tek başıma yapmamın zor olacağı işler için 1 kişiye daha ihtiyacım vardı. Aküyü ölçtük 12.6V civarıydı ki normal gibi geldi, sonra park farklarını yaktık 12.2-12.1V a kadar düştü bir anda. 30sn kadar bekledik 12V un altına düştü. Emin olamadık marşa basarken kaça düşecek acaba dedik. Marşa bastık ki 10V a düştüğünü gördük. Hemen yeni bir akü ile deneme yapalım dedik bir akü taktık ve denedik. Marşa da bassam farı da açsam akü 12V un altına düşmüyor. Benzinli özellikle distribütörlü arabalar için, dizellerde olmayan bir husus vardır. Dizel arabada arabayı çalıştır, aküyü sök götür çalışır. Ama benzinli arabada akü voltajı düşükse ya da hücrelerinde kısmi çökme varsa arabanın ateşleme tarafında güç kaybı bile olabiliyor özellikle eski nesil arabalarda. Çünkü yetiştirmesi gereken elektrik enerjisini alternatör yüksek kapasitede çalışarak önce arabaya, sonra yardımcı sistemlere (varsa klima, far vs) harcıyor. Aküyü değiştirdiğimde arabanın çekişi bile değişti. Alternatörün ne kadar yorulduğunu zorlandığını arabanın çalışma sesinden bile anladım. Artık herhalde stop etmez araba dedim ki akü değiştikten 1 gün sonra yine yolda kaldı araba ama marşa bastığı gibi de ya da distribütör kapağını söküp tevzi makarasını zımparalayınca çalışıyordu. Bugün itibari ile bu iş böyle olmamalı boğaz kelebeği adaptasyonuna bir bakalım dedim. Bunun kronik arızasıydı internette öyle yazıyordu. Aldım arabayı sanayiye giderken yine yolda kaldım ve yarım saat kadar da çalıştıramadım yağmurun altında. Distribütör kapağını söktüm içini temizledim ettim sanayiye kadar gittim. Ustaya arabayı gördüğünde "kardeş ben bu arabalara bakmayalı 5-6 seneyi geçti ama genelde distribütörden çıkıyor arıza" dedi. Onun da orijinali lazım ama o da üretilmiyor. Çıkma bulmaya çalış şanslı isen ve arızasız ise değiştirince düzelir dedi.
Bastım gittim mekanikçi arkadaşın oraya tek tek kabloları elden geçirdik. (Neden elektrikçi olanlara gitmediğime gelirsem, daha önce denedim ama hep "abi bunlar sıkıntılı ve en az 15-20 bin para harcarsın uğraşma boşuna "diyen kendine göre usta olan insanlar yüzünden bırakamadım arabayı onlara.) Daha öncede sanayide dönen her esnaf için geçerli olmayan ama yaşandığına tanıklık olduğum yaptık dese de yapmadıkları için.
Sabah 10-10.30 civarı aşağıya atacağım distribütör ün zannediyorum adı HALL sensörüymüş ama aslında bir proximity switch görevi gören eksantrikten devir okuyan bir sensörün kablosunun 2 sinin kopmak üzere olduğunu ve kasisten veya sarsıntıdan o iki kablo arasındaki omajın veya şase yapmasından dolayı arabanın stop ettiğini tahmin ettik. Bunu da araba bugün stop edince devir selamlar gibi hareket edince fark ettim. Soketin orayı oynatınca da araba zaten stop eder gibi oldu ve tamam sanırım burası dedik. Soketi yerinden çıkardık bir baktık ki neredeyse elimizde kalacaktı kabloları. Soketi bulmak ise ayrı bir uğraşı oldu. Sanayide sormadığım dükkan kalmadı en son başka sanayide bulduk. Gittim aldım bağlantıları yaptık ve yaklaşık 40-50km boyunca İstanbul trafiğinde bilenler bilir Torium-Tüyap arasında rampa aşağı ve yukarı gittim gittim geldim defalarca. 1 kez olsun stop etmedi araba. Uzun oldu ama 1 sene uğraşın sonucunda belki de en başından beri bu sıyrık veya kopuk olan kabloları görmeyişimiz, internetten araştırdığımız veya tamircilere gittiğimizde bizi başka yerlere de yoğunlaştırışları nedeniyle bu kadar uzun sürede anca çözebildik.
Yazdıklarım da uzun oldu ama bu süreçteki deneyimlerimi başkaları da yaşayacağı zaman hem masraftan hem de en basitinden kendisinin de bakabileceği için sizlere bu konuyu yazmak istedim. Önce en basit olanın (Maliyet açışından) kabloların olduğunu unutmayın. Kablo arızasını bulmak benim açımdan samanlıkta iğne aramak gibi. Özellikle kompleks yapılar için. Eliniz yatkınsa ya da tanıdık, güvendiğiniz bir usta varsa özellikle bu tarz arızalarda kablolara baktırmanızı tavsiye ederim. Arabaların eski oluşu doğru, bu eski olması mekanik ömrünün pek çok parçasında değiştirilmesi gerektiği anlamına da geliyor doğrudur. Ancak bizlerin veya geçmişte yapılan baştan savma işlerden dolayı orası burasını oynayan ustaların -sözüm meclisten dışarı- yüzünden özellikle büyükşehirlerde arabaları bilinmedik kişilere vermek istemiyor insanlar. Umarım bu şekilde bir arıza yaşamazsınız veya yaşarsanız bu yazı biraz olsun sizlere yardımcı olabilir.
2023 yılında eşim için ilk arabası olarak almış olduğum 1997 model AEE motor otomatik vites polo aracım mevcuttu. Herşey başlarda güzel giderken, 2023 yılının sonuna doğru ilk sitemim başladı. Aracı Aydın' dan İstanbul' a kadar da çok rahat bir şekilde getirmiştim. Eski model olduğu için sıkıntılarının da çıkacağını biliyordum. Bu arabaların kronik denen ancak dilinden anlamayan ustalar olduğunu ve bu yüzden de kronik olduğunu yaklaşık 1 sene gibi bir sürede uzun denemelerim sonucunda deneyimledim. Bu süre zarfında bir kaç tamirci arkadaşım, eşim ve ben de yeterince yıprandık. İnternette aramalarım sonucunda AEE motor denince kronik stop etme, devir dalgalanması, ışıklarda durunca arabanın çalışmaması vs vs gibi bir sürü örnekleriyle de karşılaştım. Kendim de makine mühendisi olduğum için teorik bilgileri de aslında bu ve buna benzer arabalarda almıştık. Okulda edindiğim bilgileri de burada hatırladım diyebilirim. Lakin haftanın minimum 5 günü (ağır bakım sürecinde olduğumuzda 6 nadiren de olsa 7 olduğu olabiliyor.) çalıştığım için yoğun İstanbul koşturmasında bu sürecin uzamasının bir nedeni de benim işe yoğunlaşamayışımdandır.
Şimdi sıkıntıları sırasıyla sıralamak gerekirse aracımızın ilk arızası günün birinde çalışmaması ile oldu. Bu sorun eşimin içerideki tavan aydınlatma ışığını açık bırakması nedeniyle oldu. Sonra sanırım benim de yaptığım hatalardan dolayı veya arabanın dışarıda kalmasından ardı arkası da kesilmedi. Aküyü söktüm, eve getirdim önce kontrollerini yaptım sonra şarj ettim. Sonra yine kontrollerini yaptım ve voltaj durumu iyi olduğuna kanaat ettikten sonra arabaya taktım 1 tur kullandım ve eşime arabayı teslim ettim. Aradan 1-2 hafta geçmeden bir gün iş yerinde iken eşim "arabanın yolda giderken stop ettiğini ve çalışmadığını" söyledi. Arkadaşım bulunduğu lokasyona yakınlarda çalıştığı için onu aradım ve arabanın yanına geldiğinde arabanın ateşleme almadığını sorunun ateşleme bobini olabileceğini söyledi. Gidip ateşleme bobini ile distribütör arasındaki kabloyu alıp gelmiş taktı ve çalıştı. Eski arabadır zamanı gelmiştir dedik hafta sonu da tüm kabloları ve distribütör kapağını, tevzi makarasını, ateşleme bobini ve bujileri de değiştirdik beraber. 1-2 hafta geçmeden araba yine yolda kaldı. (Bu arada eşim günlük 10km kadar yol yapmıyordur. ) Benim çalıştığım yer ile oturduğum yer arası 45 km kadar olduğu için eşim beni aradığında hemen yanında olamadığım zamanlar oluyor. Bu da en başta söylediğim yıprandık kelimesindeki arkadaşımı yine aramak zorunda kaldım. (arkadaşım her ne kadar her seferinde "tabi bana söyleyeceksin" dese de onu da yorduğumun farkındaydım.) Yanına gittiğinde arabaya hiçbir şey yapmadan çalıştığını söyledi. Allah Allah dedik ve arabayı sanayiye çektik. Bu sefer tamirci başka bir arkadaşa bıraktık arabayı. Hava filtresinden tutun da boğaz kelebeğine kadar her şeyi tek tek söktük ve temizledik. Hava filtresini de değiştirdik. Tabi burada şunu da unutmamak lazım. Ben her seferinde şunu bulduk bunu değiştirdik derken, araba eski olduğundan; parçaları parçacıya gidip hemen alamıyorsunuz. Gidiyorsunuz sipariş veriliyor varsa geliyor, yoksa bekliyoruz bulunuyor ve alınıyor. 1 hafta beklediğim zaman da oldu. Hatta bu parça bu denilip şase vs aynı diye gönderilen parçanın yanlış olduğu ve yeni parçayı beklediğimiz zaman da oldu. Gün geçtikçe araba daha fazla stop etmeye başladı ve her seferinde daha fazla stres oluyorduk. Olur olmaz yerde kalıyordu eşim arabayı kullanırken. En sonunda satalım diye etrafa bile haber vermeye kaldık bu şekilde kabul edecek olan olursa diye. Eşim öğretmen olduğu için de yaz tatilinde ve ara tatillerde arabayı da pek kullanmaz. Hatta aldığımızdan bu yana 15 ayda 10bin km yol yapmışız. Bunun ilk 4-5 bini ben yaptım diyebilirim arabayla.
Son 2 haftadır biraz daha az yoğunum diğer zamanlara göre şu arabaya bir bakayım bakalım neyi varmış dedim. Önce aldım ölçü aletini elime mekanikçi olan arkadaşın yanını tuttum. Tek başıma yapmamın zor olacağı işler için 1 kişiye daha ihtiyacım vardı. Aküyü ölçtük 12.6V civarıydı ki normal gibi geldi, sonra park farklarını yaktık 12.2-12.1V a kadar düştü bir anda. 30sn kadar bekledik 12V un altına düştü. Emin olamadık marşa basarken kaça düşecek acaba dedik. Marşa bastık ki 10V a düştüğünü gördük. Hemen yeni bir akü ile deneme yapalım dedik bir akü taktık ve denedik. Marşa da bassam farı da açsam akü 12V un altına düşmüyor. Benzinli özellikle distribütörlü arabalar için, dizellerde olmayan bir husus vardır. Dizel arabada arabayı çalıştır, aküyü sök götür çalışır. Ama benzinli arabada akü voltajı düşükse ya da hücrelerinde kısmi çökme varsa arabanın ateşleme tarafında güç kaybı bile olabiliyor özellikle eski nesil arabalarda. Çünkü yetiştirmesi gereken elektrik enerjisini alternatör yüksek kapasitede çalışarak önce arabaya, sonra yardımcı sistemlere (varsa klima, far vs) harcıyor. Aküyü değiştirdiğimde arabanın çekişi bile değişti. Alternatörün ne kadar yorulduğunu zorlandığını arabanın çalışma sesinden bile anladım. Artık herhalde stop etmez araba dedim ki akü değiştikten 1 gün sonra yine yolda kaldı araba ama marşa bastığı gibi de ya da distribütör kapağını söküp tevzi makarasını zımparalayınca çalışıyordu. Bugün itibari ile bu iş böyle olmamalı boğaz kelebeği adaptasyonuna bir bakalım dedim. Bunun kronik arızasıydı internette öyle yazıyordu. Aldım arabayı sanayiye giderken yine yolda kaldım ve yarım saat kadar da çalıştıramadım yağmurun altında. Distribütör kapağını söktüm içini temizledim ettim sanayiye kadar gittim. Ustaya arabayı gördüğünde "kardeş ben bu arabalara bakmayalı 5-6 seneyi geçti ama genelde distribütörden çıkıyor arıza" dedi. Onun da orijinali lazım ama o da üretilmiyor. Çıkma bulmaya çalış şanslı isen ve arızasız ise değiştirince düzelir dedi.
Bastım gittim mekanikçi arkadaşın oraya tek tek kabloları elden geçirdik. (Neden elektrikçi olanlara gitmediğime gelirsem, daha önce denedim ama hep "abi bunlar sıkıntılı ve en az 15-20 bin para harcarsın uğraşma boşuna "diyen kendine göre usta olan insanlar yüzünden bırakamadım arabayı onlara.) Daha öncede sanayide dönen her esnaf için geçerli olmayan ama yaşandığına tanıklık olduğum yaptık dese de yapmadıkları için.
Sabah 10-10.30 civarı aşağıya atacağım distribütör ün zannediyorum adı HALL sensörüymüş ama aslında bir proximity switch görevi gören eksantrikten devir okuyan bir sensörün kablosunun 2 sinin kopmak üzere olduğunu ve kasisten veya sarsıntıdan o iki kablo arasındaki omajın veya şase yapmasından dolayı arabanın stop ettiğini tahmin ettik. Bunu da araba bugün stop edince devir selamlar gibi hareket edince fark ettim. Soketin orayı oynatınca da araba zaten stop eder gibi oldu ve tamam sanırım burası dedik. Soketi yerinden çıkardık bir baktık ki neredeyse elimizde kalacaktı kabloları. Soketi bulmak ise ayrı bir uğraşı oldu. Sanayide sormadığım dükkan kalmadı en son başka sanayide bulduk. Gittim aldım bağlantıları yaptık ve yaklaşık 40-50km boyunca İstanbul trafiğinde bilenler bilir Torium-Tüyap arasında rampa aşağı ve yukarı gittim gittim geldim defalarca. 1 kez olsun stop etmedi araba. Uzun oldu ama 1 sene uğraşın sonucunda belki de en başından beri bu sıyrık veya kopuk olan kabloları görmeyişimiz, internetten araştırdığımız veya tamircilere gittiğimizde bizi başka yerlere de yoğunlaştırışları nedeniyle bu kadar uzun sürede anca çözebildik.
Yazdıklarım da uzun oldu ama bu süreçteki deneyimlerimi başkaları da yaşayacağı zaman hem masraftan hem de en basitinden kendisinin de bakabileceği için sizlere bu konuyu yazmak istedim. Önce en basit olanın (Maliyet açışından) kabloların olduğunu unutmayın. Kablo arızasını bulmak benim açımdan samanlıkta iğne aramak gibi. Özellikle kompleks yapılar için. Eliniz yatkınsa ya da tanıdık, güvendiğiniz bir usta varsa özellikle bu tarz arızalarda kablolara baktırmanızı tavsiye ederim. Arabaların eski oluşu doğru, bu eski olması mekanik ömrünün pek çok parçasında değiştirilmesi gerektiği anlamına da geliyor doğrudur. Ancak bizlerin veya geçmişte yapılan baştan savma işlerden dolayı orası burasını oynayan ustaların -sözüm meclisten dışarı- yüzünden özellikle büyükşehirlerde arabaları bilinmedik kişilere vermek istemiyor insanlar. Umarım bu şekilde bir arıza yaşamazsınız veya yaşarsanız bu yazı biraz olsun sizlere yardımcı olabilir.