Didim de çalışırken kimsenin yardımı olmadan bütün turistlerle gayet sağlıklı iletişim kurar ve ürün tanıtımı yapardım zira hele ki benim çalıştıım 2008 2010 yılları dolaylarında Didim bildiğimiz İngiliz Cumhuriyeti gibi bir şeydi. Her gün gittiğimiz 10 müşterinin 4 veya 5 i İngilizdi.
Açıkçası ben bir de bu İngilizlerin konuştuğu İngilizceyi daha net anlayabiliyorum veya seviyorum diyeyim. Sanırım anlayabildiğim için de anlatabilmek kolay oluyordu.
Haa tabi İngilizceyi süper söktüğümden değil de, tanıttığımız cihazların özelliklerini biliyor olmamızdan ve temel iletişim becerimizden dolayı sorun yaşamıyorduk.
Yoksa yani oturup günlük hayattan ''Ne olacak bu memleketin hali?'' dese WTF der kalırdım sanırım
Yeldoş için de aynı durum Bodrum'da geçerliydi. Yeldoş koptu, eskisi kadar değil fakat benim baldız halen çatır çatır konuşur mesela.
Yabancı dil önemli abi, Etiyopyaca bil ama yine de fazladan bir dil mutlaka bil yani o derece.