Kıymetli Okuyucularımız, bu yazımızda ”Mikrodalga fırın bizi kanser yapar mı?” sorusuna ışık tutmak adına Haberleşme Mühendisi Sayın Şenol Eker tarafından sizin için ele alınmış yazıyı paylaşacağız. Teknolojik ürünlerin tüketicilere sundukları faydalar elbette ki yanında bazı yan etkileri ile birlikte geliyor bu nedenle pozitif yanlarını kullanırken olası negatif yanları hakkında da bilgi sahibi olabnilmek adına yazıyı dikkatle okumanızı öneririm.
Mikrodalga Fırında Radyasyon Var mı?
Peki ya cep telefonunda? Wi-fi’de? Bluetooth kulaklıkta? Peki mikrodalgada pişen bir yiyecek kanser yapar mı?
Öncelikle şunu belirteyim: Bu makale, bu konular hakkında hiç bilgisi olmayan kişileri hedeflemektedir. Eğer fizik eğitimi almış iseniz, burada işinize yarayacak bir şey bulamayabilirsiniz.
“Cahil cesareti” diye bir deyimimiz var. İnsanlar bilmedikleri tehlikelerden çekinmezler. Bir de tersi var. İnsanlar bilmedikleri şeylerden korkarlar. Konu hakkında hiç bilgisi olmayanlara mikrodalga fırın nedir anlatmaya çalışacağım. Umarım başarılı olurum. Böylece neyin ne olduğunu öğrenir, hem cahil cesareti gösterip kendimizi tehlikeye atmayız, hem de gereksiz yere korkup teknolojinin nimetlerini elimizin tersi ile itmeyiz.
Normal fırın ile mikrodalga fırın arasındaki farkı, mavi ışıkla kırmızı ışık arasındaki farka benzetebiliriz. İki ışığın da etrafı aydınlattığı gibi, temelde normal fırın da mikrodalga fırın da içine konan şeyi ısıtır.
Çok kişinin bilmediği, bilmeyenlerin inanmakta zorlanacağı bir gerçekle başlayalım: Yakınında bulunmanın zararlı sayıldığı X ışınlarının, güneşten gelen yaşam kaynağı ışığın, kış günlerinde kaloriferden gelen sıcaklığın, cep telefonundan çıkan radyo dalgalarının, ve tabii ki mikrodalga fırındaki “mikrodalga”nın tümü aynı şeydir. Fizikçiler bunların tümüne “elektromanyetik dalga” diyor. Elektromanyetik dalganın (enerji olarak) yayılmasına ise “radyasyon” diyoruz.
Ama örneğin X ışınları bize zarar verir ama onu hiçbir şekilde algılayamayız. Halbuki güneşten gelen ışığı gözlerimizle görürüz. Kaloriferden gelen sıcaklığı ise derimizle hissederiz. Demek ki radyasyonun bir kısmını gözümüzle bir kısmını derimizle hissederken bir kısmını ise hissetmiyoruz. Peki bunu hissedip hissetmememiz neye bağlı? Güneşin radyasyonu ile kaloriferinki arasında ne fark var?
Işık tayfını bilirsiniz. Bir tarafta mordan başlayıp diğer tarafta kırmızıda biten. İşte, bunlar sadece görebildiğimiz kısım. Bir de mordan ötesi ve kırmızıdan ötesi var. Aslında elektromanyetik dalgaların tümünü düşündüğümüzde, görünen ışık bu tayfın çok minik bir bölümüdür.
Yukarıdaki çizelgeye dikkatli bakalım. Kozmik radyasyondan başlayıp mor ötesine kadar göremiyoruz. Kızılötesinden başlayıp alternatif akıma kadar göremiyoruz, görebildiğimiz sadece mor ötesi ile kızılötesi arasındaki minik bir bölge. Benzer şekilde kızılötesi radyasyonun da ufak bir kısmını derimiz ile “sıcaklık” olarak algılayabiliyoruz. Bunun dışında kalan kısmı hiçbir şekilde hissedemiyoruz.
Peki atom bombasının radyasyonu nerede burada? En soldaki “Gama radyasyonu” oluyor kendileri. Kozmik ışınlar, gama ve x ışınları şüphesiz zararlı. Çünkü bunlar, etkiledikleri cismi iyonize ediyorlar. Bu yüzden bunlara “İyonize edici radyasyon” deniyor. İyonize edici radyasyon tehlikelidir ve halkın geneli “radyasyon” deyince tehlikeli olan bu iyonize edici radyasyonu anlar ve bu yüzden gayet zararsız olan diğer radyasyon aralığından da kendilerine zarar geleceğini düşünürler.
X ışınından sonraki mor ötesi radyasyon da sırası ile VUV, UVC, UVB ve UVA olarak dörde ayrılır. VUV muhtemelen zararsız ancak UVC ciddi tehlikeli. Hem göremeyiz hem de gözlerimize saniyeler içinde zarar verir. UVB güneşte bronzlaştıran ışın ki masum olduğunu söylemek kolay değil. UVA ise paralara baktığımız “siyah ışık”.
Peki, bu spektrumda görünür ışığın sağ kısmı bize zarar verir mi?
Tabii ki. Orası, “ısıtır”. Mesela 200 derecelik kızgın bir demire çok yaklaşırsak elimizi yakacak kadar ısıtır. Bu demir, kızılötesi radyasyon yaydığından bunu hissederiz ve elimizi çekeriz. Bu bizi yanmaktan korur.
Gelelim mikrodalgaya. Onu spektrumda “MD Fırın“ olarak gösterdim. Buradaki radyasyonu hiçbir şekilde hissetmeyiz. Ama elimizi sokarsak, ısıtır. Hatta yakar. Ancak bunu derimizle algılamadığımız için hissetmeyiz ve elimizi çekmeyiz. Bu gerçekten tehlikeli olabilir. Bu yüzden çalışırken mikrodalga fırına elimizi sokmayalım diye tedbirler alınmıştır. Çalışırken kapağı açamazsınız. Açarsanız mikrodalga üreticisi kapanır. Kapandığı anda size zarar verebilecek tek şey, içinde ısıttığınız malzemenin sıcaklığıdır. Mikrodalga kapandığı anda her şey biter. Bir diğer tehlike de mikrodalganın kapağından mikrodalga sızma riskidir. Bu büyük oranda olmaz ve mesafe ile hızla azalır. Bu yüzden çalışırken mikrodalga fırından biraz uzakta durmaya çalışmanın zararı olmaz.
Peki bu bölgede başka neler var? Bluetooth var, Wifi var. Ama bu ikisi o kadar minik güçlerdedir ki bunlardan çekinmek çok anlamsız. Fikir olması açısından: Mikrodalga fırın 500-1000 Watt kadar güçte iken, bluetooth ya da WiFi, bir watın binde biri olan “miliwat”lar seviyesinde güce sahiptir. Yani bunların ısıtması dikkate almaya değmez.
Ama yine buralarda (mikrodalga bölgesinin daha solunda) cep telefonları var. Bunlar birkaç watt seviyesinde olduğundan ve daha da önemlisi bunu kafamıza dayayarak kullandığımızdan etkisi hakkında özellikle ilk çıktığında çok fazla bilgi kirliliği oluşmuştu. Ama bunca yıldır kullanılmasına rağmen insanlarda buna bağlanabilecek sağlık sorunlarında kayda değer bir artış olmadığı göz önünde bulundurulduğunda ısıtma etkisinin bize zarar vermediğini düşünmek yanlış olmaz. Bununla birlikte cep telefonlarının kafa bölgesini veya vücudu ne kadar ısıttığı sıkı şekilde denetlenir ve belli bir miktarın üstünde ısıtan bir telefonun piyasaya çıkması engellenir. Bu ısıtma miktarına SAR değeri deniyor. Ancak unutmayalım, DNA’ya zarar verebilecek olan radyasyon, kozmik radyasyondan başlar ve UV’de sona erer. Cep telefonundan gelebilecek radyasyonun zararı, ısıtmak şeklindedir. Bu ısıtmayı biz duyularımızla algılayamadığımız için tehlikeli. İnsan vücudu sıcaklığa çok hassastır. Tıp bilgim yok ama, örneğin kafanıza dayalı telefonun beyninizin sıcaklığını 37 dereceden 45 dereceye çıkartması muhtemelen ölümcüldür. Neyse ki cep telefonlarımız buna sebep olacak kadar ısıyı beynimize vermekten çok çok uzaklar.
Baz İstasyonları Radyasyon Yayar mı?
Düşündüğümüzün aksine yakında baz istasyon varsa daha az radyasyona maruz kalırsınız. Bu hiç de garip değil. Çünkü sizden metrelerce uzaktaki bir baz istasyonunun radyasyonu size gelene kadar zaten neredeyse sıfıra düşer. Asıl tehlike, elinizdeki telefondur. Cep telefonları sabit bir güçte çalışmaz. Baz istasyon uzaktaysa daha güçlü sinyal üretmek zorundadır. Kulağınıza dayadığınız bir aletin son güçle çalışması, sizden metrelerce uzaktaki ve sizi hedeflemeyen bir baz istasyondan gelecek olan ısıtma etkisinden fazladır. Uzaklık şöyle önemli: Size 1 santim uzaktaki cep telefonunuz size 100 birim ısı veriyorsa, mesafe 2 santime çıktığında 25 birime düşer. Metrelerce uzakta ise, bu ısıtma etkisi neredeyse sıfır olacaktır. Üstelik baz istasyonlarının insan bulunabilecek yerlere yapacağı etki konusunda en hassas olan devletlerden biriyiz. Avrupa’nın izin verdiğinin çok altında bir sınır var bizde.
Yanlış anlaşılmaları önlemek için şunları da vurgulamamız gerek:
1-Mikrodalga fırınlar kullanım şartlarına uygun kullanılmazsa elinizi “yakar” ve bunu hissetmezsiniz dedik. “Bu ısıtma, doku içerisinde bazı hücrelere zarar vererek kanserleşme ile sonuçlanması mümkün olabilir mi” konusunda yapılan çalışmalarda mikrodalga fırınlar oldukça güvenli olarak görülmüşse de çalışmalar devam etmektedir, bu yüzden bu cihazları kullanım talimatlarına aykırı şekilde kullanmamaya özen göstermeliyiz.
2-Elektromanyetik dalgaların iyonize olmayan kısmı genel olarak zararsızdır ancak bunların aşırı güçlü olması durumunda zarar görmek söz konusu olabilir.
3-Bluetooth ve Wi-Fi cihazlarının zarar verme potansiyellerinin pek olmadığını söyledik ancak bahsettiğimiz güvenlik, bu tür cihazların kullanım şartlarına uygun olarak kullanılması durumunda geçerlidir.
4-Cep telefonlarını kullanırken kullanım talimatlarına uygun olarak kullanılması durumunda belirtilen SAR değerleri geçerlidir. Kullanım talimatları dışında bir kullanımda, SAR değerlerinin, güvenli sınırın üzerine çıkmayacağı garanti edilmez.
5-Baz istasyonları da belli kurallara uygun yerlere konur. Örneğin baz istasyonun yanına çıkıp antenin ışıma yönünde önünde durursak güvenli olmayacağı aşikardır. Bu yüzden radyo vericileri, uyduya yayın gönderen antenler, Baz istasyonları, radarlar gibi cihaz ve sistemlerin antenlerinin ışıma alanında bulunmak ölümcül dahi olabilir. Bu yüzden bu sistemlerin güvenlik talimatlarına uymak son derece önemlidir.
Bu yazı, Haberleşme Mühendisi Sayın Şenol Eker tarafınan tüketici bilinçlendirme çalışmalarına katkı sunmak adına gönüllü olarak hazırlanmıştır. Kendisine, Bilinçli Tüketici Derneği ve İnceleriz.com ailesi olarak teşekkür ediyoruz.
Mikrodalga Fırın Kanser Yapar mı?
Mikrodalga fırınlar kullanım şartlarına uygun kullanılmazsa elinizi “yakar” ve bunu hissetmezsiniz dedik. “Bu ısıtma, doku içerisinde bazı hücrelere zarar vererek kanserleşme ile sonuçlanması mümkün olabilir mi” konusunda yapılan çalışmalarda mikrodalga fırınlar oldukça güvenli olarak görülmüşse de çalışmalar devam etmektedir, bu yüzden bu cihazları kullanım talimatlarına aykırı şekilde kullanmamaya özen göstermeliyiz.